top of page
Ara

ERMENİSTAN ULUSLARARASI HUKUKU İHLAL Mİ ETMEKTEDİR?

  • Yazarın fotoğrafı: Av. Çiler Nazife Koşar
    Av. Çiler Nazife Koşar
  • 7 Nis 2022
  • 3 dakikada okunur

Bir yandan tüm dünyada korona virüs ile mücadele edilirken, diğer yandan bütün devletlerin gündeminde, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki anlaşmazlık bulunmaktadır.


Ermenistan, 1988 yılından bu yana, özellikle de 2010 yılından sonra olmak üzere; işgal ettiği Dağlık Karabağ bölgesinde, Ermeni nüfusunu artırma ve bu sayede barış görüşmelerinde avantaj kazanma çabası içerisindedir. Ermenistan’ın bu politikası, Azerbaycan’ın, tarihsel ve kültürel mirasının yok edilmesi veya ihraz edilmesi; doğal kaynaklarının ve diğer zenginliklerinin sömürüsü; işgal altındaki bölgelerinde yasadışı ticari faaliyetlerin ve özel ve kamusal mülkiyet hakkı ihlallerinin doğmasına sebep olmuştur.


Son olarak da Ermenistan, 27 Eylül 2020 tarihinde, Azerbaycan sınırını ihlal ederek açıkça uluslararası hukuku ihlal etmiş bulunmaktadır.


Ermenistan’ın; Azerbaycan'ın tarihi topraklarında askeri provokasyonlarda bulunması, tarihi ve dini anıtlar da dahil olmak üzere kültürel mirası tahrip etmesi ve sivillere karşı saldırgan politikalar uygulaması tüm devletleri ayağa kaldırmıştır.


Zira bu olayda Ermenistan’ın açıkça bir uluslararası hukuk ihlali vardır.

Uluslararası hukuk, devletler arasındaki ilişkileri düzenleyen bir hukuk dalıdır.


İŞGALİN HUKUKİ BOYUTU


Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarına yönelik bu işgalini hukuki boyutu ile ele almak isteriz;

Başka devletin topraklarına yönelik saldırı, uluslararası hukuka göre suçtur. Azerbaycan’ın kendi topraklarına yönelik saldırıyı bertaraf etmesi ise meşru müdafaadır. Azerbaycan, hukuken bu meşru müdafaa hakkına, bütün işgal altındaki toprakları kurtarılana kadar devam edebilecektir.


Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 39 ve devamı maddelerini içeren VII. Bölümü’nde, “Barışın Tehdidi, Bozulması ve Saldırı Eylemi Durumunda Alınacak Önlemler” düzenlenmiştir. Buna göre, meşru müdafaa ve savaş hali dışında, başka bir devletin topraklarına yapılan saldırı, saldırıyı gerçekleştiren devletin hukuki sorumluluğunu gerektirir.


Birleşmiş Milletler Antlaşması’na göre, devletin her uluslararası hukuka aykırı fiili, devletin sorumluluğunu gerektirir. Devletlerin, uluslararası hukukta kurallar aracılığıyla üstlendikleri yükümlülükleri ihlâl etmeleri, ciddi yaptırımlarla karşılaşmalarına sebep olmaktadır.


Uluslararası hukukta devletin sorumluluğu kavramı, bir devletin uluslararası hukuk kurallarına uymayarak yol açtığı zararları ödeme yükümlülüğüdür. Devletin uluslararası sorumluluğu, anlaşılacağı üzere, uluslararası hukuk kurallarını ihlâl eden devletin bu aykırılıktan doğan zararı “tazmin ve telafi” etmesi demektir. Uluslararası sorumluluk, uluslararası hukuk kurallarının ihlâlinin hukukî sonucudur.


BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ANTLAŞMASI


Güvenlik Konseyi, barışın tehdit edildiğini, bozulduğunu veya bir saldırı eylemi olduğunu saptar ise, uluslararası barışın ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için tavsiyelerde bulunur.


Güvenlik Konseyi, durumun ağırlaşmasını önlemek üzere, bu şekilde tavsiyelerde bulunmadan önce, ilgili tarafları gerekli ya da uygun gördüğü geçici önlemlere uymaya da çağırabilir.


Güvenlik Konseyi, kararlarını yürütmek için silahlı kuvvet kullanımını içermeyen ne gibi önlemler alınması gerektiğini kararlaştırabilir ve Birleşmiş Milletler üyelerini bu önlemleri uygulamaya çağırabilir. Bu önlemler, ekonomik ilişkilerin ve demiryolu, deniz, hava, posta, telgraf, radyo ve diğer iletişim ve ulaştırma araçlarının tümüyle ya da bir bölümüyle kesintiye uğratılmasını, diplomatik ilişkilerin kesilmesini içerebilir.


Güvenlik Konseyi, bu önlemlerin yetersiz kalacağı ya da kaldığı kanısına varırsa, uluslararası barışın ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için, hava, deniz ya da kara kuvvetleri aracılığıyla, gerekli saydığı her türlü girişimde bulunabilir.


Bu Antlaşmanın hiçbir hükmü, Birleşmiş Milletler üyelerinden birinin silahlı bir saldırıya hedef olması halinde, Güvenlik Konseyi uluslararası barışı ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alıncaya dek, bu üyenin doğal olan bireysel ya da ortak meşru savunma hakkına engel olmamaktadır. Üyelerin bu meşru savunma hakkını kullanırken aldıkları önlemler hemen Güvenlik Konseyi’ne bildirilir ve Konsey’in bu Antlaşma gereğince uluslararası barışı ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için gerekli göreceği biçimde her an hareket etme yetki ve görevini hiçbir biçimde etkilemez.


NE YAPILMALI?


Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarına yönelik haksız saldırıları ve insanlık dışı işgalleri kesinlikle kabul edilemez bir durumdur.


Bu bakımdan kanımızca, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nce, Ermenistan’ın işgal ettiği topraklardan çekilmesi konusunda derhal bir karar alınmalı ve Ermenistan'ın Azerbaycan’ın topraklarını işgal etmesinden doğan bu anlaşmazlık, uluslararası hukuk ve toprak bütünlüğü çerçevesinde çözüme kavuşturulmalıdır.


Ulus yaşamı tehlikeye düşmedikçe savaş bir cinayettir!


Av. Çiler Nazife Koşar


Comments


©2023, CNK HUKUK

bottom of page