SOSYAL MEDYA YASASININ GETİRDİKLERİ
- Av. Çiler Nazife Koşar
- 7 Nis 2022
- 4 dakikada okunur

5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’da değişiklikler yapan 7253 sayılı ‘Sosyal Medya Yasası’ 29/07/2020 tarihinde TBMM ‘nce kabul edilmiştir.
‘Sosyal Medya Yasası’nın kabul edilmesiyle, günlük hayatımızı da etkileyebilecek olan yenilikler getirilmiş bulunmaktadır. Getirilen bu yenilikleri başlıca incelemek isteriz;
1- 29/07/2020 tarihinde kabul edilen ‘Sosyal Medya Yasası’ ile, daha önce kanunda bulunmayan “sosyal ağ sağlayıcı” kavramı getirilmiş bulunmaktadır.
Sosyal ağ sağlayıcı; sosyal etkileşim amacıyla kullanıcıların internet ortamında metin, görüntü, ses, konum gibi içerikleri oluşturmalarına, görüntülemelerine veya paylaşmalarına imkân sağlayan gerçek veya tüzel kişiler, olarak tanımlanmıştır.
Bu kapsamda gündelik yaşamımızda sıklıkla kullandığımız facebook, instagram, twitter gibi uygulamaların sosyal ağ sağlayıcısı olduğu tartışmasızdır.
Ancak, kanuni tanımda hiçbir şüpheye mahal vermeyecek kesinlikte bir tanımlama yapılmamış olup, SOSYAL ETKİLEŞİM AMACIYLA İNTERNET ORTAMINDA YAPILAN BÜTÜN PAYLAŞIMLARIN, bu tanıma dahil edildiği görülmektedir.
Bu bakımdan, örneğin whatsapp uygulaması aracılığıyla her ne kadar karşımızdaki kişiyle bire bir iletişim kuruyor olsak da, bu iletişim yukarıdaki tanıma dahil edilerek, whatsapp uygulaması ve dahi tiktok, youtube gibi uygulamalar da sosyal ağ sağlayıcısı sayılabilecektir.
Dolayısıyla sosyal ağ sağlayıcı kavramının kanuni tanımını yetersiz ve belirsiz bulduğumuzu ve bu belirsizliğin kullanıcılar açısından oldukça ciddi hak kayıplarına yol açacağını düşündüğümüzü önemle belirtmek isteriz.
2- Sosyal ağ sağlayıcılarına Türkiye’de temsilcilik açma yükümlülüğü getirilmiş, bu yükümlülüğü yerine getirmeyenlere de yaptırımlar öngörülmüştür.
Türkiye’den günlük erişimi 1 milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ saylayıcılarına, Türkiye’de en az 1 temsilci bulundurma zorunluluğu getirilmiş olup bu kişinin bütün iletişim ve kimlik bilgileri BTK ‘ya bildirilecektir.
Sosyal ağ sağlayıcısının temsilci belirleme ve bildirme yükümlülüğüne aykırı hareket etmesi halinde belirlenen yaptırımlara ilişkin olarak BTK, bu yükümlülüğünü yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcısına öncelikle bildirimde bulunacaktır. BTK bildirimde bulunduktan 30 gün sonra sosyal ağ sağlayıcısı bu yükümlülüğünü yerine getirmezse, sosyal ağ sağlayıcısına 10 milyon TL idari para cezası verilecektir.
Bu idari para cezasının tebliğinden itibaren 30 gün içinde sosyal ağ saylayıcısı yine yükümlülüğünü yerine getirmezse 30 milyon TL daha idari para cezası verilecektir.
Aşamalı olarak, ikinci para cezasından sonra da sosyal ağ sağlayıcısı yükümlülüğünü yerine getirmezse, Türkiye’deki gerçek ve tüzel kişilerin sosyal ağ sağlayıcılarına reklam vermesi yasaklanacaktır.
Reklam yasağının verilmesinden itibaren 3 ay içinde yine sosyal ağ saylayıcısı yükümlülüğünü yerine getirmezse, BTK sosyal ağ sağlayıcısının internet hızını önce %50 düşürecek, 30 gün içinde yine sosyal ağ sağlayıcısı tarafından temsilci atanmazsa, bu sefer sosyal ağ sağlayıcısının internet hızı %90 ‘a kadar düşürülebilecektir.
Sosyal ağ saylayıcısına verilen bu yaptırımların dolaylı olarak kullanıcıları da etkilediğini söylememiz mümkündür. Zira, hiçbir kabahati/kusuru olmadığı halde kullanıcı, bahse konu sosyal medya platformlarından faydalanamayacaktır.
Günümüzde birçok toplumsal ve bireysel olaydan sosyal medya platformları aracılığıyla haberdar olduğumuz dikkate alındığında da, bu yaptırımların kişilerin haber alma hakkını dahi engelleyeceği görülmektedir.
Dolayısıyla, öngörülen bu yaptırımlar oldukça katıdır ve kanımızca orantılılık ilkesine de aykırıdır.
Bununla birlikte, yaptırımlar karşısında sosyal medya şirketleri tarafından hali hazırda henüz bir açıklama yapılmadığını da önemle belirtmek isteriz. Belki de sosyal medya şirketleri bu şartlar altında Türkiye’de olmayı kabul etmeyecek ve böylelikle biz kullanıcıların mağduriyeti daha da artacaktır.
3- Sosyal ağ sağlayıcılarına, kullanıcı verilerini Türkiye’de tutma yükümlülüğü getirilmiştir.
Sosyal ağ sağlayıcılarının, Türkiye’deki kullanıcılarının verilerini saklaması durumunun en önemli sonucunun “Yasada tanımlanan suçların sosyal medya aracılığıyla işlenmesi halinde, mahkemeler ve/veya savcılıklar, sosyal ağ saylayıcılarının Türkiye’de bulunan temsilcilerinden, suç olan içeriği ve suçu işleyen kullanıcıya ait IP adresini ve kullanıcı bilgileri talep edebilecek” olduğunu söyleyebiliriz.
Esasen bu durum, sosyal medya sağlayıcılarının kullanıcısı ile yaptığı protokole ve kişisel verilerin korunması hakkındaki kanuna da aykırıdır.
Örneğin whatsapp uygulaması, uçtan uca şifreleme yöntemini kullanmakta olup, bu özelliği sayesinde, gönderilen mesajlar, sadece gönderen kişi ile alıcı kişi tarafından okunabilir. Whatsapp da dahil olmak üzere aradaki hiç kimse bu mesajları okuyamaz. Üstelik bu özellik tamamen otomatik olarak gerçekleşmektedir. Whatsapp sosyal medya platformunda, uçtan uca şifreleme yöntemi her zaman etkindir ve uçtan uca şifrelemeyi kapatmak da mümkün değildir.
Hal böyleyken, sosyal ağ sağlayıcısının Türkiye’de bulunan temsilcilerinden, mahkemeler ve/veya savcılıkların suç olan içeriği ve suçu işleyen kullanıcıya ait IP adresini ve kullanıcı bilgilerini talep etmesi halinde ne olacağı büyük bir muammadır.
İlaveten bu durumun ifade özgürlüğünü de ihlal edeceğini söyleyebiliriz.
4- Sosyal medyada kişilik hakları ihlal edilenlere ‘unutulma hakkı’ sağlanmıştır.
Bireyler, sosyal ağ sağlayıcılara başvurarak içeriğin kaldırılmasını veya içeriğe erişimin engellenmesini talep edebileceklerdir. Bunun üzerine sosyal ağ sağlayıcı 48 saat içinde bu başvuruları olumlu veya olumsuz yanıtlamakla ve bu yanıtları da gerekçelendirmekle yükümlü kılınmıştır.
Unutulma hakkı ile, kişilerin isminin geçtiği ve/veya kişilik haklarına saldırı olarak nitelendirdiği paylaşımlar, arama motorlarında görünmeyip silinecektir. Bu hak, ilk bakışta oldukça faydalı ve gerekli bir yenilik olarak görünmekte ise de unutulma hakkının çeşitli görüşlere göre, kamuya mal olmuş kişilerin söylemlerinin ya da toplumsal olayların unutturulması gibi kötüye kullanılması durumlarında, toplum açısından olumsuz sonuçlar doğuracağı aşikardır.
Toplumsal olayların unutturulması, toplumsal belleğin git gide yitirilmesine yol açacaktır ki bu da, gelecek neslin geçmişini bilmeden yaşamasına sebep olur. Oysa ki toplumsal bellek, geçmişte yaşanan olayların özellikle hatırlanmasını amaçlamaktadır.
Kanunda, hangi içerikler için unutulma hakkının kullanılacağı da açıkça belirlenmemiş olup, oldukça faydalı ve gerekli görülen bu hakkın maalesef ki ilerleyen zamanlarda kötüye kullanılacağını düşünmekteyiz.
Sosyal Medya Yasası 01/10/2020 tarihinde yürürlüğe girecek.
TBMM ‘nce29/07/2020 tarihinde kabul edilen, “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” un yürürlük tarihi 01/10/2020 olarak belirlenmiş olup yukarıda ifade etmiş olduğumuz tüm bu yenilikler bu tarih itibariyle uygulamaya konulacaktır.
Av. Çiler Nazife KOŞAR
Comments