top of page
Ara

YAŞAM HAKKI GEREĞİ İNFAZ DÜZENLEMESİ

  • Yazarın fotoğrafı: Av. Çiler Nazife Koşar
    Av. Çiler Nazife Koşar
  • 7 Nis 2022
  • 3 dakikada okunur

70 maddeden oluşan infaz düzenlemesi, 31/03/2020 tarihinde TBMM’ye sunulmuştur.

İnfaz düzenlemesi, ülkemizde de bulunan, korona virüsü bulaşıcı hastalığı uyarınca, bu hastalığa karşı alınan tedbirler kapsamında, planlanandan daha öne çekilerek öncelik verilmiştir.

Zira; Dünya Sağlık Örgütü tarafından “pandemi” (dünyada yaygın salgın) ilan edilen bu korona virüsü nedeniyle, ülkemizde maalesef her gün vaka ve ölüm sayısı artmaktadır. Virüsün neden olduğu hastalığa henüz bir tedavinin bulunamamış olması da toplumun her alanında büyük endişe ve tedirginliği beraberinde getirmektedir.

Koronavirüs salgınının sıçraması halinde, kontrol edilemez sonuçlar doğurabilme riski taşıyan cezaevlerinde saptanacak olan bir virüsün, telafisi güç ve imkânsız zararlara yol açacağı bellidir. Bu yüzden de korona virüsün cezaevlerine sıçrama ihtimaline binaen, azami sayıda mahkûmun cezaevlerinden tahliyesi amaçlanmıştır.

Çünkü, mahkûm ya da tutukluların yaşam hakkı, bireylerin suçluların cezalarını sonuna kadar çektirilmesine yönelik beklentilerinden daha ağır basan bir haktır.

DÜZENLEME KALICI

İnfaz yasasında kalıcı değişiklikler öngören bu düzenleme ile, ceza infaz kurumlarında geçirilmesi gereken süreler yeniden belirlenecektir. Ancak her ne kadar “suçta ve cezada eşitlik” ilkesine aykırı olsa da, kamuoyu vicdanını yaralamamak adına bazı suçlar bu düzenlemenin dışında bırakılmıştır. Buna göre; “cinsel suçlar, kadına şiddet, uyuşturucu, kasten işlenen cinayetler ve terör suçları” kapsam dışında bırakılmıştır.

ŞARTLI TAHLİYE

Bu suçların dışındaki suçlar için yapılacak olan düzenlemede ilk olarak şartlı tahliye süresinde bir değişikliğe gidilmiştir. Şöyle ki;

1- Mevcut 5275 sayılı İnfaz Kanunu’nda şartlı tahliye süresi, süreli hapis cezalarına mahkûm edilmiş olanlar bakımından, cezanın üçte ikisinin infaz kurumunda çekilmesini öngörmekteydi. Örgütlü Suçlarda ise bu süre, cezanın dörtte üçü oranında idi.

Hali hazırda yapılacak olan bu düzenleme ile istisnai suçlar hariç olmak üzere, şartlı tahliye süresi bakımından, mahkûm alınan cezanın ½ ‘sinin infaz kurumunda çekilmesi öngörülmektedir. Buna göre eğer hükümlü cezasının yarısını bir infaz kurumunda çekmişse tahliye olabilecektir.

2- Mevcut İnfaz Kanunu’nda yer alan, herkes için sabit olan 1 yıllık denetimli serbestlik süresi, bu yeni düzenleme ile geçici olarak 30 Mart öncesinde işlenen suçlar için, 3 yıla çıkarılacaktır.

Ancak, 3 yıla çıkarılacak olan bu denetimli serbestlik süresinin geçici olduğuna vurgu yapmak gerekmiştir.

İnfaz yasasında kalıcı değişikliği öngören düzenlemede denetimli serbestlik süresinin herkese maktu bir süreyle uygulanması yerine, ceza adaletini sağlamak amacıyla hükmolunan ceza ile orantılı olarak yani, koşullu salıverilmeye esas alınacak sürenin (hükmolunan cezanın 1/2 'si) 1/5'inin denetimli serbestlikte geçirilmesi yönünde bir düzenleme yapılmaktadır. Bu husus ile cezasızlık algısının ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır.

0-6 yaş grubu çocuğu bulunan kadın hükümlüler ile 70 yaşını bitirmiş hükümlüler hakkında da denetimli serbestlik süresi, yeni düzenleme ile 4 yıl olarak uygulanacaktır.

ÇOCUK HÜKÜMLÜLERİN DURUMU

Belirli bir tarihten önce suç işleyen çocuk hükümlülerin 15 yaşına kadar cezaevinde kaldığı 1 gün, 3 gün; 18 yaşını dolduruncaya kadar kaldığı 1 gün ise 2 gün sayılacaktır.

Açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlüler ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanan hükümlüler, 2 ay süreyle yani 31 Mayıs 2020 tarihine kadar izinli sayılacaktır. Korona virüsü hastalığına karşı alınan tedbirler kapsamında bu süre gerektiği takdirde uzatılabilecektir.

3- Mevcuttaki 5275 sayılı İnfaz Kanunu’nda, kasten işlenen suçlarda üç yıl, taksirle işlenen suçlarda ise beş yıl veya daha az süreli hapis cezalarının infazına başlanmış olsa dahi, hükümlünün talebi doğrultusunda zorunlu ve çok ivedi hâllerde, Cumhuriyet Başsavcılığı'nca altı ayı geçmeyen sürelerle hapis cezasının infazına ara verilebilir, hükmü bulunmaktadır.

Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, hükümlünün hapis cezasının infazına azami olarak 6 ay süreyle ara verme yetkisindeki bu süre, yeni infaz düzenlemesi ile 1 yıla çıkarılmaktadır.

MAZERET İZİN HAKKI

Açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin 3 günlük mazeret izin hakkı da 7 güne çıkarılmaktadır.

Mevcut yasamızdaki, hükümlülere, hasta olan yakınlarını ziyaret edebilmesi amacıyla 1 defaya mahsus verilen mazeret izin hakkı, yeni infaz düzenlemesi ile 2'ye çıkarılmaktadır.

4- Kadın, çocuk, yaşlı, hasta hükümlüler için konutta infaz usulünün uygulanacağı hapis cezalarının sınırı artırılmaktadır.

5- Canavarca hisle yaralama, tefecilik ve örgütlü suçlar gibi birtakım suçların cezalarında da bu düzenleme ile artış yapılmaktadır.

KAÇ MAHKûM TAHLİYE OLACAK

Bu geçici ve kalıcı infaz düzenlemelerinden yaklaşık 45.000 mahkûmun faydalanacağı öngörülmekle birlikte, konutta infaz şartlarının genişlemesi ve açık cezaevinde bulunan mahkumların da şimdilik 2 ay süreyle izinli sayılmasıyla beraber, korona virüs bulaşıcı salgın hastalığı sebebiyle cezaevlerinden tahliye olacak mahkum sayısının 90.000 olacağı tahmin edilmektedir.

07/04/2020 tarihinde TBMM’de tartışılacak olan bu düzenlemenin daha da genişleyebileceği, bazı hükümlerde değişiklik yapılabileceği düşünülmektedir.

70 maddeden oluşan bu infaz düzenlemesinin bir af olmadığı, İnfaz Kanunu’nda kalıcı değişiklikleri öngören bir düzenleme olduğunu söylemek gerekir.

YAŞAM HAKKI GEREĞİ

Bu düzenleme, hükümlülerin salıverilmesini sağladığı için her ne kadar kamuoyunda bir genel af algısı uyanmışsa da, cezaevlerinde bulunan hükümlülerin yaşam hakkı gereği, infaz düzenlemesinin yerinde olduğunu düşünmekteyiz. Zira devletin, bu kişilerin yaşamını ve sağlığını koruma yükümlülüğü bulunmaktadır.

İçinde bulunduğumuz insan sağlığını ve hayatını küresel boyutta etkileyen korona virüsü salgını karşısında ülkemizde cezaevlerinin doluluk oranları da gözetildiğinde, bu infaz düzenlemesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa ile güvence altına alınan kişilerin “yaşam hakkı ve vücut bütünlüğü” kapsamında oldukça gerekli ve yerinde olduğunu, aksi halde telafisi olmayan büyük kayıpların yaşanacağını, bu kayıpların toplumun büyük bir kısmına da etki edeceğini düşünmekteyiz.


Av. Çiler Nazife Koşar

Comments


©2023, CNK HUKUK

bottom of page